Koh Rong’a bayıldım, aklımın kalbimin bir kısmını burada bıraktım ayrılırken. Muhteşem ılık bir deniz, bembeyaz incecik kumlar, güneş vurduğunda o kumların denizin içinde oluşturduğu turkuaz renk ve ağaçların yeşili birleşince bu ada ortaya çıkıyor.
Adaya gelmeden önce okuduğum birkaç blogda bir sürü olumsuz yorum görünce baya endişelenmiştim ne yalan söyleyeyim. Yolda karşılaştığımız gezginler de o kadar kötü yorumlar yaptılar ki, gitmesek mi diye çok düşündük.

Sivrisinek ve kum sinekleri;
Kamboçya’yadaki diğer şehirlerden az ya da çok gelmedi bize. Bir kaç yerde sadece hindistan cevizi yağı etkili bu sineklere diye okuduk fakat alıp kullanmaya çok üşendik. Doğal ürünler pek etkili değil evet ama günde iki kere yüksek etkin maddeli sinek ilacı bize yetti. Sinek ilacı olmadan olmaz o doğru. Geceleri de mutlaka cibinlik lazım. Kum sineği ve sivrisinek farkını anlamadık. Kum sineklerinin ısırıkları daha çok kaşınıyormuş, bize çok etki etmedi.

Hırsızlık;
Biz bilgisayarlarımızı, pasaport ve para cüzdanlarımızı otelde bıraktık. Çok miktarda para ile gezmemek lazım, oda servisinin para çalması bütün dünyada karşınıza çıkabilecek bir şey. Bizim Vietnam’da başımıza geldi mesela:) Bir de adada kullanılan bilgisayarlar bizimkilerden 3-4 model ileriydi, çalsalar da işlerine yaramaz.

ATM olmaması ve nakit sıkıntısı;
Evet yıl 2019, hala yok ne yazık ki. Genelde otel ve restoranlarda kredi kartı geçmiyor. Paranız biterse %10 komisyon vererek adadaki bir kaç noktadan nakit çekebiliyorsunuz. Biz kredi kartı geçen bir yer bulduk, otobüs biletlerimizi de kredi kartıyla aldık %3 komisyon vererek. Kredi kartı geçen Paradise Restoran favori yerimiz oldu.

Türkler;
Evet, Türkler de var. Kamboçya’daki Türk Adası deyince Koh Rong çıkıyor hemen. Hatta adada yaşayan Türklerin hayat hikayelerini anlatan bir yazı var internette☺️ Arada Türkçe kelimeler duyuyorsunuz ama herhangi bir dilden fazla değil. Bazı restoranların sahipleri Türkmüş. Türk kahvaltısı, menemen var mesela. Hatta simit peynir de gördük.

Koh Rong’da 3 gün kalacak şekilde ayarlamıştık programımızı. Adanın diğer plajlarını da acayip merak ediyordum ama uzatmadık. Koh Rong Samloem Adası daha da güzelmiş mesela, bir daha gelsek keşke.
Sonuç olarak arabanın olmadığı bir adada, muhteşem bir deniz ve bembeyaz bir kumsalda 3 gün geçirdik. O bardan bu bara geçip yedik, içtik, yattık. Long Beach’te 30 derece sıcaklıktaki suda biralarımızı yudumlarken hayat buradakinden daha güzel olamaz diye tekrar edip duruyorduk.
Nasıl Geldik?
Koh Kong’dan Sihanoukville’e otobüsümüz biletimizi, Koh Kong’da kaldığımız otelden kişi başı 10 Dolara almıştık. Sabah 08:00’de olan otobüsümüz 13.00’de Sihanoukville’e vardı. Sihanoukville otobüs terminalinden feribot iskelesine tuktuk için 6 Dolar fiyat veriyorlar. Esasında 2 Dolar tutması gereken ücreti biz ancak 4 Dolara indirebildik.
Koh Rong adasına giden iki çeşit deniz seferi mevcut. Biri 10 Dolar olan büyük kayıklar, diğeri ise 22 Dolar olan hızlı feribot. Fiyatlara açık dönüş bileti de dahil. Hızlı feribot seferini de yapan üç firma var. Bizim tuktuk şöförünün feribot biletinizi de ben alacağım şeklindeki ısrarlarına karşı koymaya çalışsak da bizi kendi anlaştığı feribot ofisinin (Speed Ferry Cambodia) önüne getirdi. Bazen insanlara ne istediğini anlatmak çok zor oluyor. Adam da komisyonunu almak istiyor doğal olarak ama diğer feribot şirketlerinin ofislerini tam bilmeyince mecburen buradan biletlerimizi almak zorunda kaldık.

Feribot bileti aldığımız yerde feribot saatini beklerken karnımız acıktı. Ofisin tam karşısında bir Türk restoranı var Olive & Olive Mediterranean Restaurant, yemekleri güzel görünüyordu ama bize pahalı geldi. Etrafta karnımızı doyurabilecek güzel ve ucuz bir restoran olmayınca en makul gelen Mike’s Burger House’a oturduk ve ananaslı hamburgeri keşfettik. Ananas yemeklere bu kadar mı yakışır. Yorgunluk ve açlıktan düşen ruh halimizi bir anda yükseltiverdi.
Saat 15.00’da olan hızlı feribota kamyon kasasında yarım saatlik bir yolculuk sonunda, saat 16.00’da binebildik. Koh Rong Sanloem adasına da uğradığı için saat 17.10’da Koh Rong’a varmıştık.
Nerede Kaldık?
Hem feribot iskelesine yakın olduğu için hem de en merkezi yer olduğu için Koh Toch’da kalmayı seçtik. Kafe ve restoranlara yakın olması avantajken gecenin ilerleyen saatlerine kadar gürültülü olması bir dezavantaj olabiliyor çünkü parti plajı Police Beach yan plaj hemen. Bizim kaldığımız yerler en ucuz konaklamalardı ve en memnun kaldığımız yerler olduğunu söyleyemem. Biraz bütçeyi arttırmak söz konusu olsaydı Paradise Bungalows ya da civarında kalırdık herhalde. Adada araç yolu yok, bir kaç motor taksi hizmeti veriyor sadece. Diğer plajlara karadan ulaşmak pek mümkün değil. O sebeple bu plajlarda kalmak için websitelerindeki nasıl ulaşılır kısmına göz atmak lazım, direk seferler olabiliyor.

High Land Beach Bungalow (Lokasyon)
En sevimli otel odamız burası oldu sanırım. Yataklarımız prenses yatağına benzemiyor mu? Kaldığımız ağaç evin ön tarafındaki odanın muhteşem bir manzarası vardı muhtemelen ama ya yer olmadığından ya da pahalı olduğundan biz arka tarafa bakıyorduk. Zaten odayı sadece uyumak için kullandık. Odadan tuvalete ulaşmak için binadan çıkıp 50 metre yürümek gerekiyor. Gece gitmem gerekmesin diye yatmadan önce tuvaletten çıkamadım resmen. Cibinlikler işe yarıyor ama sinek ilacı olmadan bir Kamboçya düşünemiyorum. Gecelik oda ücreti olarak 15 Dolar verdik.
Sea House Guesthouse and Restaurant (Lokasyon)
Denizin üzerine iskele yapıp onun üzerine de otel yaparlarsa biz orada kalırız. Yok yok tamamen şans eseri en ucuz konaklama yine tuttuğumuz. Odalar basit cibinlikli, tuvaletin olduğu yer kesinlikle en güzel manzaraya sahip, oda yapsalarmış keşke. Gürültüden kaçma şansınız günün her saati için imkansız. İskele var bir kere altınızda gelen giden eksik olmuyor. Akşam plajın gürültüsü, sabaha karşı partiden dönen gençlerin kikirdemeleri tam bir cümbüş yani. Biz uyuduk yine de sıkıntı olmadı. Maalesef bu odamız da ışık almıyordu. Ama tuvaletlerin olduğu yerden Koh Rong’a ait en güzel şeyi, güneşin denizden doğmasını izleyebiliyorsunuz. Ben hep güneş denizden batıyor sanıyordum, denizden de doğuyormuş. 🙂 Gecelik oda ücreti olarak 15 Dolar verdik.
Neler Yaptık?
Salıncaklarla Saklambaç
O kadar çok salıncak var ki sağda solda, plajda yürürken birine denk gelmemek mümkün değil. Paralı da değil, en az birinde fotoğraf çektirmeden ayrılmamak lazım.
Plajlar
Adaya ilk ayak bastığımız yer Koh Toch Plajı. Restoran ve kafelerin olduğu alanın muhteşem bir plajı var fakat denize girmek için çok iyi bir seçenek değil. Sahilde güneşlenenleri gördük ama biz burada sadece yürüyüş yaptık, denizin çok temiz olduğunu söyleyemeyiz. Adaya indiğiniz yerdeki iskeleyi arkanıza aldığınızda sol taraf Police Beach, sağ taraf ise Long Set Beach. Yaklaşık 1 saat tırmanma/yürüme yolu ile ulaşılan batı tarafındaki Long Beach (Sok San Beach) denize girmek için adanın en güzel yeri. Long Beach’e nasıl ulaşılır buradan ulaşabilirsiniz. Hatta bizim şimdiye kadar gördüğümüz en güzel plaj diyebiliriz. Bir de adanın kuzey tarafında Lonely Beach var fakat bizim vaktimiz olmadı gitmeye. Zaten adanın güneyinden ulaşım yok sanırım, konaklayacaksanız Sihanoukville’den direk Lonely Beach’e tekne ayarlıyor.

Bir de White Beach Bungalows ve Paradise Bungalows önünde kalan White Beach var. Teknik olarak Koh Toch Plajı ile aynı yer, neden ayırdıklarını pek anlamadım. Burada denize girenler oluyor, bence plajdan çok mekanlarda takılmak daha keyifli. Pazar günü sabah dolandığımız için mekanlar daha açık değildi biz uğradığımızda.

Plaj Partileri
Buraya kadar gelip partilere katılmasak olmazdı. Sonunda plaj partisine katıldık, sırada full moon parti var🤩 Partiler Çarşamba ve Cumartesi günleri merkeze 10-15 dakika yürüme mesafedeki Police Beach’te oluyor. Giriş ücreti 10 Dolar, sahilde her yerde satılıyor. Gece 12’den sonra dolmaya başlıyor. Dekorasyon, müzikler ve müziğin ses seviyesi bizce ideal, yine de ayık olarak maksimum yarım saat dururduk herhalde. Sabah gün ağarana kadar sürüyormuş. 10 yaş genç olsaydık olabilirdi ama biz 04:00’a kadar dayanabildik.
Çok beğendiğimiz bir uygulama vardı, girişte plastik bardak veriyorlar 2 Dolar karşılığında, içkini onunla içip çıkışta bardağı verip depozitoyu geri alıyorsun. Tek sıkıntı Kamboçya’da fıçı bira satmıyorlar, tenekeler 33lük ve tabii ki herkes bira içiyor. Olsun bence bu ülkedeki plastik yığınının içinde umut verici bir uygulama. Bu arada Police Beach partilerinin de organizasyonunu Türkler yapıyormuş, tebrik ederiz:)
Adada iki tip tekne turu var. Bir tanesi lüks yatlarda yapılan ve ücreti 25 Dolar olan turlar (Koh Rong Sanloem’e de götürüyor) Diğeri daha basit bir teknede kişi başı 10 Dolar olan tekne turu. İkisinde de içerik benziyor aslında; su, meyve ikramı, öğle yemeği ve iki adet bira (bize sınırsız içki ikram ettiler) hatta bir şişe viski ücrete dahil. 10 Dolar olan teknede güneşlenme yeri yok, balık istifi oturuyorsun tek farkı bu olsa gerek. Şansımızı deneyelim ne kadar kötü olabilir ki deyip yerel turlardan birine katıldık. Tur rezervasyonunu da kaldığımız otelden yaptık. Nasıl geçti, neler yaptık, nerelere götürüyorlar buradan göz atabilirsiniz.

Yeme-İçme
CoCo’s Restaurant & Bar (Lokasyon)
Feribot iskeleye yanaştıktan ve adaya adım attıktan sonra bavulunuza sağlam bir şekilde ulaşma telaşı başlıyor. O kadar çok insan ve feribottan aşağı sallanan bavul var ki, etraf tam bir curcuna. Sakince kenarda, adayı izleyerek bekledik. Sırt çantalarımıza ulaştıktan sonra başladık iskelede ilerlemeye, arkada Gnarls Barkley – Crazy çalıyor. Bu yılın popüler şarkısı. Şarkının çaldığı yer feribot iskelesinin dibindeki Buffalo Restaurant. Biraz daha ilerleyince beyaz kumları gördük, plaja atılmış bir sürü masa ve sandalye var sağlı sollu. Çok mutluyum, içim ısındı buraya bir anda. Sağ taraftaki Buffalo’nun tam karşısındaki aynı zamanda kumsaldaki masaların ait olduğu restoran Coco. Adanın en güzel yerlerinde olan restoranlardan biri.
Hem akşam yemeği hem de kahvaltı için denedik. İkisi de hüsranla sonuçlandı. Sahiplerinin/ işletmecisinin Türk olduğunu okuduğumuz bir mekanda bu kadar özensiz Türk kahvaltısı yapmak bizi çok üzdü. İşletme/garsonluk tecrübemiz yok, belki çok zordur bilemiyoruz ama Kamboçya standartlarında 5-6 Dolar’a inanılmaz yemekler yerken, burada çok vasat bir kahvaltı yaptık. Daha yemeklerimizi yerken ve henüz istememişken hesabı getirmeleri de kibarca kovmak oldu.
Bir önceki gün de pizza yemek için gitmiştik, pizzası güzel gerçekten. Bizi görmelerine rağmen bir türlü siparişimizi almayan garsonları, Kamboçyalı olmalarına ve rahat karakterlerine vurduk artık.
Paradise Bungalows Restaurant (Lokasyon)
Adanın en güzel yemeklerini yapan yeri bulduk bence. 5 üzerinden 5 veriyoruz. Fiyatlar çok ucuz değil Kamboçya standartlarında ama ortam bir harika. Normalde konaklama hizmeti veren bir otelin restoranı olarak aşçısı harika yemekler yapıyor. Ortam çok rahat. Kendine güzel bir masa seç, ayaklarını uzat, yemeğin üzerine kahveni al, kitabını oku, hatta yat uyu.
Son gün otelden çıkış yaptıktan sonra ben rahatsızlanınca tüm günümüzü geçirmek için kendimizi buraya attık. Ben de tüm gün yattım uyudum. Üstelik kredi kartı geçiyor ve kredi kartı ile otobüs bileti alabiliyoruz %3 komisyon ödeyerek. Sarışın Rus olduğunu tahmin ettiğimiz soğuk mizaçlı garson arkadaş bana ağrı kesici ateş düşürücü de buldu, sağ olsun.
Koh Rong’u çok beğendik, keşke daha çok kalabilseydik. Siem Reap‘e geçerken aklımız burada kaldı.