Bu yazıyı yazarken çok keyif aldım. Kahvemi aldım, kulaklığımı taktım, günü tekrar yaşadım bir nevi.

Koh Rong plajlarını inceledikten sonra, Long Beach’in fotoğraflarını oldukça beğenince gitmeye karar verdik. Yaklaşık 1 saat ormanın içinden bir yürüyüş sonrasında bu plaja ulaşılıyor. Long Beach’ın hemen yanında Sok San Beach var. Bu ikisi aynı yermiş gibi geçiyor bazı yazılarda. Bizim yürüdüğümüz yer Long Beach; haritada Koh Toch Plajı’na yakın olan kısım. İlerisi Sok San Beach, oraya geçmedik. Sok San Plajında kalmak isteyenler için Koh Rong’a gelen hızlı feribotlar Koh Toch Plajı’na uğradıktan sonra Long Beach’e de uğruyor. Ya da Koh Toch Plajı’ndan bot tutmak diğer alternatif.

Yazılan yorumlara göre Long Beach trekking yolu çok zormuş, ormanın içinden geçildiği için çok tehlikeliymiş ve vahşi hayvanlar olabiliyormuş. Biraz gülümseyip geçtik tüm yorumları ve düştük yollara.
Trekking Başlangıç Noktası
İlk iş yürüyüş yolunun nereden başladığını bulma kısmı. Plajdan SkyBar’a giden The Alley Cinema & Social Club’ın köşesindeki dar sokaktan içeri doğru ilerleyip, yukarı çıkan merdivenlerden tırmanmaya başladık. Çok şanslıydık ve sevimli bir köpek uzun bir süre bize eşlik etti. Sky Bar’a ulaşıp içinden geçtikten sonra Long Beach tabelası ile beraber, yürüyüş yoluna başlamış olduk. Meyve ağaçlarının arasındaki oldukça belirgin bir patikadan yol almaya başladık. Yol çok kalabalık, gelen geçen insanlarla selamlaştık, kaybolmak imkansız.
Rüzgarlı Kaya (Windy Rock)
Yürüyüş yolunun son bulduğu bu kayaya ulaşana kadar okuduğumuz insanların yorumlarıyla ne dalga geçtik. Ya hayatlarında hiç trekking yapmamışlar, şehirden kendilerini buraya atmışlar tabii ki zor gelir halbuki dümdüz yol, gördüğümüz en vahşi hayvan minik tırtıllar… O sırada yanımızdan çıplak ayaklı bir ada yerlisi geçti, her gün sabah Long Beach’e gidip geliyormuş spor maksatlı. Neyse işte rüzgarlı kaya’ya geldiğimizde yol bitti.

Yolun devamı oldukça dik kaya inişi şeklinde devam ediyor. Önümüzden giden iki genç kayaların arasında kaybolup geri dönmeyince doğru yolda olduğumuzu anladık ve peşlerinden gitmeye başladık. İnerken tüm sözlerimizi teker teker geri alıp, parkurun orta zorlukta olduğunu kabul ettik, kesinlikle kolay değil. 15-20 dakika sonra denizi gördük.
Long Beach
Koşarak plaja geldik, çantaları kumsala bırakıp, suya attık kendimizi. Long Beach muhteşem bir plaj. Bembeyaz kumsal ve turkuaz sığ suları gördük sonunda. Deniz tatillerini severim ama günde bir kez 10 dakika denize girip sonra gölgede oturan biriyim normalde. Long Beach’te suya girdikten sonra çıkamadık, su o kadar ılık ve berrak ki ayrılasımız gelmedi gerçekten. Biz gittiğimizde denizde 3-4 kişi vardı, iskeledeki inşaat devam ediyordu ve etrafta tekne ile dönmek isteyenleri götürmek için bekleyen kaptan dışında hiç kimse ya da restoran kafe vesaire yoktu. Ellerimiz buruşana kadar suda oynadık.
Dönüş Yolu
Plajda oturmak için gölge bir alan yoktu, biz de yeterince güneşin altında denizde durduğumuz için üstümüzü giyip dönüş yoluna geçtik. Dönerken tekne ile dönmek de bir seçenek 5 Dolar’a Koh Toch Plajı’na geri götürüyorlar. Para vermek istemediğimizden dolayı bizim için ise tek seçenek geldiğimiz yoldan geri dönmekti.
Bence kaya inişi tırmanışından daha zor. İşin kolay kısmını yapacağımız için daha mutluydum. Plajdan ayrılırken ağaçların arasından tırmanış yolunu bulmak biraz zaman alıyor, onun için yer belirlemekte fayda var. Kayaların arasından geçip Windy Rock’a vardığımızda yüzümüzde tatlı bir yorgunluk vardı. İşin zor kısmı bitmişti.

Yorgunluk Molası
Yarım saat daha ilerleyip Sky Bar’a ulaştık. Adanın üstünden muhteşem manzaraya bakıp, biralarımızı yudumlamak o kadar tatlı geldi ki anlatamam. Ada ayaklarının altında gibi. Plajdaki salıncaklara doymayanlar için salıncak da var:) Bir de tatlı patates kızarması çok güzel, İngiltere’de yediklerimizden daha güzel hatta:)
Manzara keyfimiz sona erince geceki partiye katılmak için hazırlanmaya odamıza koşar adımlarla döndük.