Kampot herkes için bir şeyleri olan bir şehir. Onun için Kamboçya’ya gelen gördüğümüz tüm turistler önce Angkor Wat’ı ziyaret ediyorlar, sonra Siem Reap’ın sıcağından bunalıp Kampot’a kaçıyorlar. Preaek Tuek Chhu Nehri’nin yanına kurulmuş eski bir koloni kasabası Kampot. O sebeple önce koloni binaları karşılıyor sizi şehre ilk adım attığınızda. Ardından genelde Avrupalılar tarafından işletilen, batı tarzında yemekler sunan hoş kafe ve restoranlar dikkat çekiyor.

Bu güzel restoranlarda karnınızı doyurduktan sonra üzerine güzel bir kahve içip ee şimdi ne yapsak dediğinizde motora atlayıp meyve bahçelerine, tuz ve karabiber tarlalarına doğru yol alabiliyorsunuz. Eğer hava çok sıcak gelirse, serin Bokor Dağı’na kaçıp eski Fransız kasabasının kalıntılarına şöyle bir göz atıp fotoğraf çekmek süper bir kaçamak oluyor.

Gün batımının en güzel olduğu yerlerden biri Kampot. Tekne turunda günü batırıp, şehre geri dönerken ışıl ışıl bir şehir görmek muhteşem bir akşamüstü etkinliği. Bizim gibi daha sakin bir gün batımı daha güzel olur diyenler için biraz kasabanın dışına çıkıp nehir kıyısındaki Sabay Plajı’na gitmek de diğer bir seçenek.
Nasıl Geldik?
Kep-Kampot arası turistler için sefer yapan minivanlar var. Biletler otellerden alınabiliyor, fiyatlar her yerde aynı. Yarım saat süren bu yolculuğun kişi başı ücreti 3 Dolar. Turistler için olan bu minibüsler oldukça lüks. Üstelik ücretsiz olarak otelden alıp Kampot’ta her yere yürüme mesafesi olan merkezine bırakıyorlar.
Nerede Kaldık?
Kampot Kenny’s (Lokasyon)
Burası Kampot’un en uygun fiyatlı otellerinden bir tanesi. Odalarda cam yok ve sadece vantilatör bulunuyor. Alt kattaki odaların içinde tuvalet var fakat üst katta kalıyorsanız tuvalet için alt kata inmeniz gerekiyor. Ama sadece size özel🙃 Gece saat başı kalkan bir insansanız, uykulu uykulu dik ahşap basamakları inmek biraz tehlikeli olabiliyor. Bir oda için gecelik 6 Dolar veriyorsanız da bunlar çok problem olmuyor. Otelin girişindeki masalarda oturup çalıştık bazı bazı. Hostelin sahibi oldukça rahat bir adamdı. Sanki kendi halinde takılmak istiyor da biz zorla gidip evinde kalıyormuşuz gibi davranıyordu. Ucuza konakladık ama bir daha gidersek burada kalır mıyız emin değilim.
Neler Yaptık?
Durian Meydanı
Kampot’un en önemli gelir kaynaklarından bir tanesi de meyve yetiştiriciliğiymiş, özellikle de durian meyvesi çok meşhurmuş. Hatta birçok güneydoğu Asya ülkesine buradan ithal ediliyormuş. Kızıl Kimer rejimi zamanında durian tarlaları yakılıp pirinç tarlasına çevrilmiş olsa da 1979 yılında rejimin çökmesi ile beraber tekrar durian ağaçları yetiştirilmeye başlanmış. Durian mevsimi Mayıs-Temmuz zamanı olduğu için etrafta durian meyvesi görmedik gerçi görsek de en favori meyvemiz olduğunu söyleyemem. Bizim asıl ilgimizi çeken etrafında birkaç tur attığımız şehrin en merkezi yerinde bulunan durian döner kavşağı oldu. Durian olmasa da tam bir meyve canavarı olduğum için sanırım bu heykeli çok sevdim.

Kampot Motosiklet Rotası ve Karabiber Tarlaları
Kamboçya’da motosiklet hırsızlığı ile ilgili bir sürü yazı şey okumuştuk. Motosiklet kiraladığın yer pasaportuna el koyduğu için motosikleti kiralayana kadar ya motor çalınırsa da pasaportu geri alamazsak diye panik içindeydik. Karabiber tarlalarına gitmek için en mantıklı seçenek bu olunca Turgay beni kırmadı sağ olsun. Sonra endişelerimiz aklımızdan çıkıvermiş, bir şey de olmadı zaten. Kamboçya’da en keyifli vakit geçirdiğimiz günlerde biri oldu.
Bizim otel motosiklet kiralaması yapmadığı için hemen karşısındaki bakkaldan günlük 4 Dolara kiraladık motosikletimizi. Tüm gün turumuz için de 2 Dolarlık benzin yetti.
Kampot’ta görülmesi gereken yerler listesinin başında Bokor Doğal Parkı geliyor. Durum böyle olunca otelin arka sokağındaki rastgele girdiğimiz KKS Tours’dan sabah Bokor Dağı akşam üstü de tekne gezisi olacak şekilde kişi başı 13 Dolara tur ayarladık. Sabah bizi 9’da otelden aldılar, oldukça eski bir minibüsün içine sıkıştık. Minibüsteki açılır koltuklar dahil tamamen doldurmuşlardı. En kötü tur yemeğimizi yediğimizi saklamaya gerek yok sanırım. Tur liderinin canlı müzik performansı durumu kurtarmaya çalışsa da yeterli olmadı ne yazık ki. Tur almak yerine motor kiralayıp gezmek daha iyi bir seçenek olabilirmiş.

Kampot Gece Pazarları
Kampotta iki tane gece pazarı var bir tanesi şehrin merkezine yakın olan hemen Durian heykelinin olduğu kavşağın arkasında. Kıyafet dükkanlarının ve içinde lunaparkın olduğu sevimli bir alan. Yiyecek kısmı çok çeşitli değil, gelmişken oturup yedik ama diğer öğünlerimiz için merkezdeki restoranları tercih ettik. Hem turistlerin hem de yerlilerin geldiği bir alan yaratmışlar. Fiyatlar 1-2 Dolar civarında. Bir Asya klasiği olarak noodle çorbası istedik. Çorbanın yanında bir sürü ot ve limon da getirdiler. Çorbanın içine doldurup, üzerine limon sıkıp öyle içiyormuşsun.
İkincisi; Bokor Gece Pazarı (Bokor Night Market). Motosiklet kiraladığımız gün önünden geçtik. Çok kalabalıktı biz de çok yorgunduk, tam motoru park edecekken vazgeçtik geri döndük.
Yeme-İçme
The Malay Garden Cafe (Lokasyon)
Şehre gelir gelmez otelimize gittik, eşyalarımızı bırakıp kendimize kahvaltı yapabileceğimiz bir yer aramaya koyulduk. Şansımızı yorumları yüksek olan bu kahvaltı salonundan denedik. Aslında bilgisayarlarımızla çalışabileceğimiz bir yer arıyorduk ama pek uygun değildi masalar. Hoş bir bahçesi var, kahvaltı yapmak için çok keyifli olabileceğini düşünüp oturduk yine de. Şehir merkezinin azıcık dışında olan bu kafenin her ne kadar isminde Malay geçse de yemekler batı mutfağı hatta “very German breakfast” sipariş verdik. İçecekler dahil 9 Dolar tuttu.
Ellipse Coffee (Lokasyon)
Kahvaltımızı yapıp karnımızı doyurduktan sonra gündüzümüzü değerlendirecek ve biraz çalışacak bir yer aramaya koyulduk. Aşırı sıcak olduğu için çok fazla dolaşmadan bu sevimli minik kafeye attık kendimizi. Köşedeki masaya kurduk bilgisayarlarımızı, ben de soğuk sütlü kahve sipariş verdim. O sırada Turgay traş olmaya gitti. 3 Dolara traş ve masaj paketini yaptırıp 10 dakika içinde geri döndü. Erkek olmak kolay sanki. 4 saate yakın çalıştıktan sonra otele geri döndük.
İçeride çalışan başka insanlar da vardı ama geniş ve saatlerce oturabileceğin bir yer değil ne yazık ki. Tuvaletini kullanırken kendimi çok garip hissettim hatta çünkü içinde oyuncak ördekler, şampuan, lif vardı. Binanın önü kafe arka tarafı kendi evleri olduğu için insanların evine misafir oluyorsunuz hatta. Kamboçya’da bir çok restoran bu şekilde bu arada, hem çalışıp hem yaşıyorlar aynı yerde.
Ecran Noodles (Lokasyon)
Gerçekten enfes noodle yapıyorlar. Menü o kadar basit ki iki çeşit yemek var. Dumpling, yanına ördek etli noodle iki de bira 8 Dolar:)
Burgershack Kampot (Lokasyon)
Kampot’un en kalabalık hamburgercisi olabilir. 2 gün direndikten sonra aç olmamamıza rağmen gidip kocaman iki tane hamburger yedik. “Double Cheeseburger” ve “Spicy Jelapeno Burger” bir harika! Yanında patates kızartması ve kutu içecek ile menü olarak alınabiliyor. Tam benim sevdiğim sokağa atılmış piknik masalarından var. Toplam 10.5 Dolar verip nirvanaya ulaştık.
The Family Bar (Lokasyon)
Karnımızı doyurduktan sonra Turgay’ın önünden geçerken sürekli 0.5 Dolara bira satıyorlar oturalım mı dediği bara gittik. Kampot zaten topu topu 4-5 sokaktan oluştuğu için bana sürekli aynı cümleyi duyuyormuşum gibi geldi herhalde sonunda bu mekanı da denemiş olduk.
Kampottan sonra aslında Koh Rong Adası’na gidecektik ama Çin yeni yılından dolayı fiyatların 3-4 katına çıktığını görünce rotamızı Koh Kong Adası’na çevirdik biz de.