Genelde her yeni şehre vardığımızda ilk iş ücretsiz gezi programı var mı diye bir kontrol ediyorum. Hoi An’da da karşıma üniversite öğrencilerinin İngilizcelerini geliştirmek için Salı, Cumartesi ve Pazar günleri düzenlediği bir bisiklet turu karşıma çıktı. Program içeriğini çok beğendik. Bisikletiniz yoksa onlardan kiralayabiliyorsunuz. Tur detaylarını bu linkten inceleyebilirsiniz.
Katılmak için bir gün öncesinden mail attım sonra da hızlandırmak için (cep tel:+841206030551) WhatsApp’dan Ms. Nancy’e iki kişilik rezervasyon için irtibata geçtim. Önce yer yok dediler ama son anda iki kişilik yer boşaldı ve bizim onay mailimizi yolladılar. Önceden ayarlamakta fayda var demek ki.

Tur Programı
Sabah 8.00’da tur ofisinin önüne gittiğimizde sevimli tur liderlerimiz bisikletlerimizi hazırlamış bizi bekliyorlardı. 15 dakika içinde organize olup yola koyulduk. Hoi An trafiği genelde çok yoğun ve motosiklet dolu ama biz şehir merkezinden Kim Bong kasabasına götürecek kayığa ulaşana kadar sadece 5 dakika trafiğe maruz kaldık. O da saat itibari ile çok kalabalık değildi. Daha sonrasında köy yollarından ilerledik hep.

10 dakika sonra Thu Bon Nehrinin karşısına geçmiştik. Bisikletlerimizi kayıktan indirip kasabaya doğru ilerlemeye başladık. Kim Bong özellikle ahşap işçiliği ve gemi yapımı yetkinlikleri ile tüm ülkeye nam salmış. Dönemin başkenti Hue’de ve Ho Chi Minh’in mezarında kasaba zanaatkarlarının eserleri varmış.
İlk durağımız Tersane
İlk olarak yol üzerindeki bir tersaneye uğradık ve bize gemi yapım aşamalarından bahsettiler. Vietnam’da teknelerin deniz canavarlarından korunması için gözleri oluyormuş.
Ahşap Atölyesi
Ardından ahşap atölyesine uğradık. Atölyede gördüğümüz her bir esere hayran kaldık. Ahşap işçiliğinden çok anlamasanız bile her parçanın yaratıcılıkla işlendiği anlaşılıyordu. Biz ağzımız açık gezindik atölyeyi. Hediyelik eşya almak için de değerlendirilebilir.
Pirinç Kağıdı ve Noodle Yapım Atölyesi
Girişte tavana asılı olan bir sürü kağıttan kıyafet, araba, iphone, para gözümüze çarptı. Daha fazla çeşit çeşit ürünler yerlerde de yığılıydı. Vietnam’a geldiğimizden beri de insanların sokak kenarlarında minik varillerde bir şeyler yaktıklarını da görüyorduk. Meğersem yaktıkları bu eşyaları yeni hayatlarında kullanabilmeleri için ölmüş yakınlarına ulaştırıyorlarmış. Neredeyse her köşe başında bu adada yakılmak için yapılmış eşyaların satıldığı yerler mevcut.
Bunu da öğrendikten sonra asıl konumuza pirinç noodle yapma konusuna geri geldik. İşin en eğlenceli kısmı ise sadece görmekle kalmayıp deneyecek olmamızdı:) Önce suda bekletilmiş ve sıvı kıvama gelmiş pirinç sıvısını pirinç kabukları ile yakılmış ateşin üzerinde kaynayan suyun üzerine gerilmiş tülbente döktük. Pişmesinin ardından bir çubuk yardımıyla soğumaya aldık. Soğuduktan sonra kesme aletinden geçirilip noodle elde ettik 🙂 Bu kısmı teyze yaptı, bize yaptırmadılar. Sonra kızartılıp bize ikram ettiler, çay ile beraber soya sosuna bana bana afiyetle yedik.
Aile Tapınağı
Karnımızı doyurduktan sonra bir aile tapınağına gittik. Aile tapınağı geleneği şimdiye kadar başka bir yerde karşımıza çıkmamıştı. Vietnamlıların dinden bağımsız olan bir aile tapınağı geleneği var. Soy ve atalara saygı her şeyden önemli. Burada belli zamanlarda buluşup ölen yakınlarına dua ediyorlar. Onlar da karşılık olarak yaşayan aile bireylerini kazalardan koruyorlar.
Tapınaklarda her hangi bir dine ait bir obje bulunmuyor. Bu tapınakların bir diğer özelliği de soy ağacının tutulmasına imkan vermesi. Tapınağın girişinde asılı olan neredeyse 600 yıllık bir soy ağacı bulunuyordu, çok etkilendim. Bu sayede akraba evliliklerinin de önüne geçilmiş oluyor bir nevi. Tapınağın görevlisi bize nefis bir bisküvi ikram etti, tadı hala damağımda. Bir de sürekli kumkat ağacı karşıma çıkıyor, bizim bahçeyi hatırlıyorum.
Vietnam’da tapınakların ve resmi yerlerin girişlerinde sağda ve solda unicorn heykelleri oluyor. Dişi olanın ayağının altında bebeği olup sol tarafta olurken erkek olanın altında ayağının altında dünya olup ve sağ tarafta duruyor.
Yatak Matı (şilte) Dokuma Atölyesi
Son olarak da şilte dokuma atölyesine uğruyoruz. Vietnam’da hala daha evlerde sazlarla dokunmuş yatak matları kullanılıyormuş. Dokuma işi tam benlik! Hemen birinin başına geçip rengarenk boyanmış sazları ardı ardına sıralamaya başladık. Herkes deneyene kadar baya bir dokumuş olduk. Bir mat yaklaşık 2 saatte tamamlanıyormuş.
Son ziyaretimizi de bitirip ardından bisikletlerimizi tekrar kayıklara yükleyip Hoi An şehir merkezine geri döndük. Bu arada bağış olarak bizden topladıkları ücretleri aile tapınağında ve burada ailelere destek olmamız için bize geri verdiler.
Avos and Mango Coffee Shop (Lokasyon)
Turun sonunda hep beraber bir şeyler içmek için çok tatlı bir kafeye gittik. Meşhur yumurtalı kahveyi burada denedi Turgay. Ben hakkımı Vietnam kahvesinden yana kullandım. Bu sırada tur lideri gençler bize şans parası ile yapılmış kağıt kalpler hediye ettiler. (Şans parası; Vietnamlı anne babaların yeni yılda onları koruyacağına inandıkları için çocuklarına hediye ettikleri kırmızı renkli paralar) Bu tatlı gençlere teşekkür edip yanlarından ayrıldık. Tur liderlerimiz Trang ve Van sayesinde harika zaman geçirdik. Yine Hoi An’a gelirsek tekrarlamak isteyeceğimiz bir aktivite oldu bizim için:)
An Banh Plajı (An Banh Beach)
Turu tamamlamıştık ama bisikletleri iade etmek için akşam 5’e kadar zamanımız vardı. Biz de herkesle vedalaşıp, bisikletlerimiz ile plajın yolunu tuttuk. Şehirden çıkar çıkmaz pirinç tarlaları başlıyor, yarım saatlik yol en keyifli yollarımızdan biri oldu. Yol kenarından yavaş yavaş ilerlerken tarlalardaki bufalolara el salladık.
La Plage Restoran (Lokasyon)
Normalde plajdaki şezlonglar ücretli fakat yemek yerseniz mekanların önündeki şezlongları ücretsiz kullanabiliyorsunuz. Bir taşla iki kuş. Vietnam’da yediğimiz ve memnun olmadığımız bir şey oldu mu hatırlamıyorum. Her yemeğini sevdik. Bu restoranda yediğimiz ızgara midye (grilled scallop) ise hayatımda yediğim en iyi şeylerden biriydi. Yanında soslu karides ve biralarımıza 325000 VND (14 Dolar) verdik. Sonra şezlonglara inip denize girdik, keyif yaptık. Hala bileğimden hiç çıkarmadığım mor halhalı da burada otururken yanımıza gelip sohbet eden tatlı kızdan aldım:)
Pirinç Tarlaları
Dönüş yolu çok daha keyifliydi. Çin yeni yılının hemen ardından Vietnam’a geldiğimiz için süslemeler hala duruyordu etrafta. Hoşumuza giden bir köprüde çektik kenara ve anı ölümsüzleştirdik. Geldiğimiz yoldan dönmek yerine karşımıza çıkan ara yollardan birinden daldık pirinç tarlalarının içine. Gün batımında daha bir keyifli oldu.
Bu güzel günün ardından saat 5 gibi merkeze döndük, bisikletlerimizi teslim ettik. Tabi ki kendimizi yeni bir restoran keşfine attık ve Bale Well’e gittik. Detaylar Hoi An yeme içme sayfasında.