Asya’da gördüğümüz başka tapınak mağaralar da oldu. Myanmar’da gördüğümüz Sadan Mağarası muhteşemdi mesela. Aynı hissi burada da hissettim. Özellikle Kek Lok mağarasını kesinlikle es geçmemek lazım, tam bir görsel şölen sunuyor.
Kek Lok Mağarası (Kek Lok Tong-Kek Lok Cave)
“Cave of Great Happiness” yani büyük mutluluk anlamına geliyormuş Kek Lok Cave. Gerçekten de öyle. Taksinin bizi bıraktığı ana girişten mağaranın içine girdik. Oldukça geniş bir alan gözüküyor önce. Bir süre heykelleri inceledikten sonra mağaranın içine doğru ilerledik. Duvarlardaki ve tavandaki sarkıtlar muazzam bir görüntü oluşturuyor.
İçerilere doğru heykeller devam ediyor. Sağda ve solda asma katlar oluşturmuşlar. Mağaranın arka tarafında içinde balıkların olduğu bir havuz var. Havuzun içinde çok enteresan bir mekanizma yer alıyor. Mağaranın tavanından damlayan sular birleşerek havuzun ortasında bulunan kocaman taş kayayı döndürüyor. Sanırım havuzun su kaynağının tamamı mağara tavanından geliyor.
Havuzu geçtikten sonra arka taraftaki bahçeye açılan basamakları gördük. Böylesine bir manzarayı tahmin etmiyorduk açıkçası. Bir süre bu güzelliği izledikten sonra merdivenlerden aşağı inip bahçede dolanmaya başladık. Bahçeye yerleştirilmiş heykellerin arasından geçip çardakta bir süre oturduk. Bahçenin ortasındaki gölde yaşayan ördekler yanımızdan geçerken bize poz vermeyi ihmal etmediler. Bir saate yakın bu huzurun içinde vakit geçirdik.
Ling Seng Tong Tapınağı (Ling Seng Tong Temple)
Arada bayağı mesafe olduğu için başka bir Çin Taoist tapınağı olan Ling Seng Tong tapınağına taksi ile geçtik. Bu tapınak “Rock of Heavenly Spirits” anlamına geliyormuş yani “Cennetten Gelen Ruhların Mağarası”. Bahçesinde ve içinde bir sürü birbirinden renkli heykel var. Üst katta yatan Buda heykelinin altındaki minik alanda güneşten korunmak için bir kaç dakika bekledik. O sırada küçük odada sesimizin yankılandığını fark ettik. Hazır kimse yokken etrafta ekolu çıkan seslerimizle bayağı bir “aum” denemesi yaptık 🙂
Nam Thean Tong Tapınağı (Nam Thean Tong Temple)
Önceki tapınakta yarım saat kadar vakit geçirdikten sonra, Ling Seng Tong Tapınağının tam yanındaki Nam Thean Tong tapınağına yürüyerek geçtik. Temple of the Southern Sky anlamına gelen tapınak 1867 yılında yapılmış. Southern Sky; cenneti temsil ediyormuş yani anlamı “Cennet Tapınağı”

Mağaranın içinde tırmanabileceğiniz basamaklar var. Sağ tarafta çıkabileceğiniz bir iki kat var ama asıl sol tarafta 200 civarında basamak çıkıp enteresan mağara katlarından geçip tepeye çıkılıyor. Saat 16:30’u biraz geçmişti. Oldukça yaşlıca görevli amca; 10 dakikanız var deyince koşar adımlarla tüm basamakları tırmandık. En üstte İnternet’te okuduğum gibi güzel bir manzara bulamadık ne yazık ki. Hatıra fotoğrafımızı çektirip aşağı indik.
Sırada yürüme mesafesinde Sam Poh Tong Tapınağı vardı. Kapandığını tahmin ediyorduk çünkü saat 17:00’ı geçmişti. Yine de gidelim belki açıktır dedik ve yaklaşık iki yüz metre kadar ilerledik. Tam o sırada havlayarak üzerimize doğru koşan 5 tane köpek gördüğümü hatırlıyorum. Fark etmeden köpeklerin bölgesine girmişiz. Koşmadık, kaçmadık, yavaş yavaş geldiğimiz yöne doğru geri yürüdük. Neyse bu 5 köpek sustu, geldiğimiz yönde bizi bekleyen başka bir köpek gördük. Alanıma girerseniz havlamaya başlayacağım diyordu sanki bakışlarıyla. İki yerden de gidemiyoruz kaldık ortada. Grab çağıralım bari dedik. Çağırdığımız grab iptal etti nedendir bilinmez. O sırada oradan bir araba geçti şansımıza ve ben direk arabaya el edip “nolur bizi buradan çıkartır mısınız köpekler bize saldırdı” deyip arabanın arkasına atladım. Rus çift ne olduğunu anlayamadan biz arabadaydık. Çat pat İngilizceleri ile bizi anladılar mı bilmiyorum ama kendimizi ilk tapınağa bıraktırmış olduk. Buradan da taksi ile otele geri döndük. Çok korktuk ama valla korktuğumuzdan değil de, köpek ısırsa şimdi, Kuala Lumpur’a dön, tedavi ol, çok uzun işlerdi. 🙂 Çok şanslıymışız.