Motosiklet, Langkawi’yi gezmek için oldukça iyi bir alternatif. Adanın diğer plajlarını da merak ediyor insan. Otelin sunduğu bedava bisiklet seçeneği de vardı ama Turgay’ın motosiklet kullanma hevesini karşılamamız gerekiyordu. Bir de Malezya trafiği diğer tüm ülkelere göre muhteşem. Kimse kornaya basmıyor bir kere. Yavaş kullansan da takip mesafesini koruyorlar, dibine kadar girip seni rahatsız etmiyorlar. Bu fırsatı kaçırmayalım dedik.

Normalde 2 günlük kiralamayı tercih etmiyoruz park yeri ve güvenlik dertleri ile uğraşmamak için. Bu sefer otelden kiraladığımız ve otelin bahçesine park edeceğimiz için daha ucuza geldi. İki günlüğünü 60 RM’ye (14.5 Dolar) kiraladık. (Günlüğü 35 RM). Otel görevlisi merkezde günlük 30 RM’ye de bulabileceğimizi söyledi ama git gel 10 dakika yürü, pazarlık yap vs. ilgimizi çekmedi açıkçası. Günlük benzin masrafımız ise 6 RM tuttu.
1.gün
İlk durak Kuah
Otelden motorumuzu alıp Kuah’a doğru yola koyulduk. Kuah, Langkawi’ye giriş yaptığınız kasaba. Feribot seferleri buradan kalkıyor. Langkawi’nin merkezi gibi de düşünülebilir aslında. Şehre ismini veren kızıl-kahverengi kartal heykeli burada bulunuyor. Kartal heykelinde fotoğrafımızı çektirdikten sonra gelirken gördüğümüz parka yöneldik.
Legenda Park
Park, bahçe sevenler olarak Kuah’taki bu parkı es geçmeyelim dedik. Sabah erken saatte gitmek için uygun bir yer değil çünkü çok sıcak. Ama parkın içi çok güzel, Malay kültürü ile ilgili bazı eserler yerleştirmişler. Biz hepsini anlayamadık ne yazık ki, tam çıkışa geöiştik ki nispeten biraz tepede bir ev gördük. Eve doğru ilerleyince Langkawi’nin en güzel manzaralarından biriyle karşılaştık.
Parkın içinde Langkawi Adalarının nasıl oluştuğu ile ilgili bir yazılar da var. Biri çok komikti buraya iliştirivereyim hemen: Bir varmış bir yokmuş, bizim yakışıklı prensimize düğün günü az pişmiş pirinç pilavı yedirmişler. Mide ağrıları ile uyanan zavallı prens osuruvermiş. İlk osuruğu Pulau Kentut Besar (büyük osuruk adası) ve Pulau Kentut Kecil (küçük osuruk adası) oluşmuş 🙂
Yemek Molası- Kedai Mekan Kah Timah (Nasi Campur Layan Diri) (Lokasyon)
Otelde kahvaltı olmamasını tercih ediyorum aslında çünkü kızarmış ekmek reçel oluyor bir tek. Fakat olmadı mı da öğlen 12’ye kadar bir şeyler yemem gerekiyor kesinlikle, bu da Turgay’ı çileden çıkartıyor. Çünkü o tüm günü hiçbir şey yemeden geçirebilir. Geçirmişliği de var. Ben yine açlık krizlerine girip kendime uygun restoran bakma işine giriştim parktan ayrıldıktan sonra.
Bu arada haritadan bulup tamam buraya gidelim dediğimiz 3 restoran da kapalı çıktı. Tam o sırada Langkawi’de çok meşhur bir Malay yemeği olan Nasi Campur restoranını gördük yol kenarında. Baktık önünde bir sürü insan var park ettik motoru, sıraya girdik. Yanıma bir adam yanaşıp “tavuklar yeni geldi sıcaklar, bunlardan alın” dedi. Ooo harika, sıcak tavuk dedik, aldık hemen. Pilav yanı istediğin kadar yemek alabiliyorsun. Bir nevi Kuala Lumpur’da gördüğümüz Hint restoranlarına benziyor aslında. Herkes bol pilav yanına bol sulu sebze çeşidi alıyor. Biz açlar et balık ne varsa doldurduğumuz için tabağımıza, menümüz biraz pahalıya geldi, 24 RM (5.84 Dolar) tuttu.
Hindu Tapınağı-Sri Maha Mariamman Devasthanam
Karnımızı doyurduktan sonra yola devam etmeye başlamıştı ki sol tarafımızda renkli bir tapınak gördük. Dayanamayıp durduk tabiki. Tarihçesinden emin değilim ne yazık ki ama görsel anlamda 10 dakikalık mola vermek için ideal bir yer. Karşısındaki marketten de serinletici bir şeyler alınabilir belki.
Siyah Kumsal (Black Sand Beach)
Rotamızı adanın kuzeyine doğru kırıp yavaş yavaş kendimize denize girmek için bir plaj aramaya başladık. Haritadan işaretlediğimiz siyah kumsala vardık. Denize girmek için değil ama güneşlenmek için düşünülebilecek bir kumsal, kimsenin olmaması bir avantaj olabilir fakat plajın tam karşısında fabrika olduğu için bize çok iç açıcı gelmedi açıkçası.

Langkawi’de ziyaret ettiğiniz her lokasyonun önündeki bilgilendirici levhalar var, çok keyifli bilgiler veriyorlar. Siyah kumsalın hemen önündeki tabelada da bu plajla ilgili efsaneyi anlatmışlar: Bir gün güzeller güzeli prenses denizkızı, karalar prensine aşık olur ve onunla kaçar. Ardından savaş başlar. Savaşta su altı krallığının daha çok askeri olduğu için galip geleceği düşünülmektedir. Karalar krallığına ise bir bilge yardım etmektedir. Bilge askerlere yakacak odun toplamalarını ve sahile yığmaları söyler. Şafak sökmeden tüm odunlar yakılmıştır ve alevler millerce öteden görülebilmektedir. Su altı krallığı, alevleri görünce bunları binlerce askere ait meşaleler olduğunu sanar ve savaşmaktan vazgeçip geri çekilir. Alevler tamamen sönünce de bugün görünen siyah izleri bırakır. Deniz kızımız ve prens de mutlu mesut yaşarlar:)

Bilimin açıklaması başka tabii. Siyah renkli kumun kaynağı adanın en yüksek noktası olan Raya Dağındaki minarellermiş. Bu arada plaj tamamen siyah değil, arada siyahlıklar var.
Tanjung Rhu Plajı (Tanjung Rhu Beach)
Siyah kumsalı geride bırakıp, başka bir plaja doğru ilerledik. İşte gönlümdeki plajı buldum. Muhteşem bir kumsal, güzel müzik, biraz pahalı da olsa bira, yemyeşil doğa ve deniz. Daha güzelini bulana kadar burada kalmak istiyorum.

Sandy Skulls Plajı (Sandy Skulls Beach)
Bir saat dinlendikten sonra yarım saat mesafedeki başka bir plaja rotamızı çevirdik. Daha yeni plaj keyfi yaptığımız için buraya sadece bakmak istemiştik. Bence Tanjung Rhu plajı daha güzel ama iyi bir alternatif olabilir. Herhangi bir işletme yok, denize girip güneşlenmek için değerlendirilebilir. Plajda piknik yapan Malaylara ve güneşlenen Avrupalılara merhaba deyip, yolumuza devam ettik.
Temurun Şelaleleri (Langkawi Falls & Temurun Waterfall)
15 dakika daha ilereyip Langkawi’nin en uzun şelalesi olan Temurun Şelalelerine vardık. Üç katlı ve toplam uzunluğu 200 metreymiş. Bizim gittiğimiz Ocak ayı kuru mevsime denk geldiği için şelaledeki su oldukça cılızdı ama sakinliğinin ve manzarısının keyfini çıkardık. Yağışlı mevsimini hayal ettim içimden.
Telaga Harbour Marina
Marinaya gelmemizdeki temel amaç para çekmekti. Marinanın önündeki benzincinin içinde kocaman bir market ve ATM’ler var. Gelmişken de fotoğraf çekmeden geçmedik. Marinanın hemen yanında bir deniz feneri var. Gün batımında ve hava karardıktan sonra çok güzel gözüküyor.
Çorbacıda Gün Batımı (Laksa Corner Langkawi) (Lokasyon)
Marinadan Cenang Plajına giderken, sahil yolu üzerinde hava alanını geçtikten hemen sonra çorbacılar var. Gün batımını izlemek için inanılmaz güzel bir yer. Malezya’da her çorba istediğimizde mendillerimizi yanımıza hazırladık çünkü acıdan gözümüzden akan yaşları silmemiz gerekiyordu. Hem ağlarız hem ayıla bayıla yeriz konsepti oluştu.
ABC (ais kacang) deneyimini burada yaşadık. Buz karının üzerine kırmızı fasulye, haşlanmış mısır, jelimsi şeyler, fıstık, meyve ve meyve suları eklenmiş bir tatlı. Akşam yemeğimiz, tatlımız ABC ve benim mango suyum dahil 24 RM (5.84 Dolar) Yukarıdaki resimde gözüken yeşil ışıkları bir süre anlamamıştık. Sonradan fark ettik ki adanın çevresine yeşil ışık çemberi yapmışlar.
2.gün
Sabah Kahvaltısı-Ulu Melaka Kopitiam (Lokasyon)
Yüzümüzdeki mutluluğun sebebi sabah kahvaltısı için muhteşem bir yer bulmuş olmamız. Her gittiği yere ayak uyduran, yemeğini yeyip keyif alan insanlarız ama omlet ve tost görünce menüde nasıl sevindik anlatamam. Yine kapalı restoranlar yüzünden mutsuzluğum tavan yapmış bir şekilde giderken, aa insanlar var galiba diye durduğumuz küçük bir köşebaşı dükkanı burası. Oldukça uygun fiyatlı. 14 RM (3.40 Dolar) bırakıp günümüze mutlu mesut başladık.
Raya Dağına Doğru
Bir önceki gün plajları dolandığımıza göre sıra artık dağlarda. Langkawi’nin 881 metre yükseklikteki en yüksek dağı. Çok yakın değil. Tırmanış yaklaşık 40 dakika sürdü motorla. Yağmur ormanlarının arasında, şehrin sıcaklığından kurtulup 5 derece serinleyerek motosiklet için uygun bir yoldan geçerek çıkılıyor.
Dağın tepesinde bir telekomünikasyon firmasının gözetleme kulesi var. Ne yazık ki tadilata almışlar ondan çıkamadık. Özel bir alan olmasına rağmen güvenlik görevlisinin verdiği bilgiye göre normalde çıkılabiliyormuş. Biraz ilerisinde seyir alanı yapmışlar, yine güzel bir Langkawi manzara bulmuş olduk.
Seven Wells Şelalesi (Seven Wells Waterfall)
Rotamızı batıya çevirip, yaklaşık 1 saat sonra Seven Wells Şelalelerine vardık. İnternette araştırırken bu kadar güzel olduğunu fark etmemiştim. Giriş ücreti yok. Parka girip 10 dakika yürüdükten sonra sol tarafımızdaki ilk şelaleye vardık. Yağışlı mevsim olmadığı için çok gsu seviyesi çok yüksek değildi. Bu bölgede suya girenler vardı ama sevimli maymunları ve eraftaki kaygandır dikkat ediniz uyarılarını görünce ayaklarımız geri geri gitti. Daha önce kayıp düşme vakası atlattığımız için şelalede yüzme etkinliğimizi başka bir yere erteleyip yolumuza devam ettik.
Merdivenlerden yukarı doğru 20 dakikalık bir yürüyüş sonra buraya ismini veren 7 tane havuzun bulunduğu yer kısma geldik. Esas güzel manzara buradaymış. Aşağıda girememiştik ama burası tam bize göre deyip bıraktık kendimizi şelalenin sularına.

Şuların tadını çıkarırken Sky Bridge tam sağımızdan bize göz kırpıyordu. Son bir atakla Turgay’ı gitmeye ikna ettim 🙂
(Cable Car-Sky Bridge)
Aslında herkes tam tersini yapıyormuş. Önce tepeye çıkıp manzarayı izleyip sonra şelalelere gidiyormuş. Bizim için bu daha keyifli oldu bence. Adanın her tarafında ne olduğunu bildiğimiz için rahat rahat vakit geçirdik köprüde.
Sky Bridge iki dağın arasına yapılmış bir köprü. Skycab teleferik ile SkyBridge’in olduğu alana çıkartıyor. Bir tane ara istasyon var. Burada inip, etrafta bakınıp sonra yukarı çıkan kabinlere tekrar binebiliyorsunuz. En üst noktada bir restoran mevcut manzarayı izleyip bir şeyler atıştırabileceğiniz. Ben çok acıktığım için bir tane hamburgeri indirdim mideme. (10 RM)
Skycab için çeşitli bilet tarifleri var. Biz Skycab, Sky Dome, Sky Rex, 3D Art Museum dahil 55 RM (13.37 Dolar) olan bileti aldık. Her yerde saatlerce beklemeniz gerekiyor yazıyordu ama biz yoğun zamana denk gelmedik sanırım, yarım saatte sıra bize geldi. Yükseklik korkunuz varsa kesinlikle binmemek lazım. Şahsen hiç aşağı bakmadım hep deniz manzarasını izledim yukarı çıkana kadar:)
Skycab’ın getirdiği alandan Skybridge’e gitmek için iki alternatif var. Bir tanesi mini tramvaya binmek, diğeri yürümek. Mini tramvay için yine sıra beklemek gerekiyor, yürümek bedava. Bir de SkyBridge için 5 RM verip ekstra bilet almak gerekiyor yürüyüşe başlamadan.
Yaklaşık yarım saat köprüde vakit geçirdikten sonra tekrar teleferik ile aşağı indik. Kalan zamanlarımızı biletimize dahil olan yerleri tek tek deneyerek geçirdik. Hepsinde çok eğlendik. Bugünü kendimize hediye etmiş gibi olduk sanki. 3D Sanat Müzesinde 10 dakikalık bir ses ve görsel şov yapıyorlar, ne zamandır bu kadar keyifli zaman geçirmemiştim. Çocuklar için bir de benim için ideal.
Sky Bridge’den son motorsikletlerle beraber ayrıldık. Plaja sürüp sahilde bir yorgunluk birası içtikten sonra, otelimizin yolunu tuttuk. Bugün Langkawi’de son günümüz artık Ipoh’a geçiyoruz.