Ada turlarına bayılıyorum. Sadece ada turlarına değil aslında tekne ile gidilen her türlü turu seviyorum, içimden “oley” yine muhteşem bir şeyler keşfedip, yeni bir doğa harikası göreceğiz diyorum.
Langkawi ada turunu otelimizden almadık bu sefer. Bisikletle gezerken Pantai Tengah plajının girişindeki tur satan tatlı kızdan aldık, kişi başı 35 RM (8.35 Dolar). Bir kaç gün sonra Cenang Plajında yolda yürürken sokaktaki bir tabelada aynı turu 25 RM’ye gördük. Aynı yere götürdüklerini tahmin ediyorum:)
Turu ayarlamadan önce bizim tekne turları gibi hayal etmiştik, yani bol bol yüzecektik. Sonra ama burası Malezya farklı olabilir mi diye düşünüp beklentimizi biraz alt seviyelere çektik. Sonuç ikisinin ortası çıktı.

Sabah 9.00’da bizi otelimizden aldılar. Diğer katılımcılar ile beraber adanın güneyindeki “LangkawiGo Island Hopping” iskelesine vardık. Saat 10.00 civarına kadar suyun yükselmesini bekledikten sonra bizi (yakalarına sarı nokta yapıştırılanlar) 10 kişilik bir tekneye aldılar ve yola çıktık. Tekne o kadar hızlı gidiyordu ki suyun üzerinde bir sağa bir sola savruluyorduk. 15 dakikalık yol boyunca kaç kez zıpladık bilemiyorum.

Pulau Dayang Bunting
Tekne adanın iskelesine yanaştıktan sonra, tekne numarasını söylediler: “Numara 51”. Ada ziyareti sonunda tekneyi bulabilmemiz için bu numarayı unutmamamız lazım ya da tekne arkadaşlarımızı gözden kaybetmememiz lazım ki bu çok zor bir durum. Adayı dolaşmak için sadece 1 saatimiz olduğundan hızlı hızlı yürümeye başladık iskeleden içeri doğru sol tarafımızdaki manzarayı izleyerek.

İskelenin sonunda doğal park karşıladı bizi. Bu parka girmek için yabancıların 6 RM (1.46 Dolar) ödemesi gerekiyormuş. Yerlerde kırmızı toprakla (Terra Rosa) kaplı. Genelde akdeniz bitki örtüsüne sahip olan yerlerde görülüyormuş bir de her zamanki gibi Langkawi’de (şehirdeki levhaları okuyunca sürekli “bir de Lankawi’de ibaresi” var). 10 dakikalık bir yürüyüşün sonunda Pregnant Maiden gölüne vardık. Burada can simidi olmadan yüzmek yasakmış. Bazı insanların yolda gelirken neden can simitleri ile yürüdükleri anlamış olduk:)

Deniz varken neden gölde yüzelim diye düşündük ve girmedik ama ayaklarımızı soktuk. Biraz burada dinlendikten sonra iskeleye doğru yürüyüp, teknemizi bulmaya koyulduk. İskeleye vardık ki ortalık ana baba günü. En az 200 kişi iskelede bekliyor. Tekne numaramızı yaklaşık yarım saat bekledikten sonra tam bindik gidiyoruz dedik ki bizim teknedeki bir çift eksik.

Hep merak ederdim eğer tura geç kalırsak bizi beklerler mi diye. Bekliyorlarmış. Biz de bu çifti 50 dakika bekledik. Bir o yana gittik bir bu yana gittik. Sonra bizim çift sallana sallana geldi, birbirlerine kur yaparak bindiler tekneye. Arap olduklarını tahmin ediyorum. Valla çok tatlılardı. Kızın terliği düştü adam gülümseyerek aldı mesela, içimden hep böyle tatlı olun diye geçirdim. Herhalde İngilizceleri yoktu 1 saat adada kalmamız gerektiğini anlamadılar, keyifleri gelince kalkıp tekneye geldiler:)

Pulau Singa Besar
5 dakika kadar ilerledikten sonra, tekne yavaşladı ve adanın tam önünde durdu. Bu adaya ayak basamadık, sadece uçan kartalları göstermek için getiriyorlarmış. Tam göremedim bizden önceki tekne suya bir şey attı ya da suyu dalgalandırdı. Kartallar etrafımızda uçmaya başladılar, birkaç kez suya dalıp çıktılar. Oldukça keyifli bu belgesellik anlara şahit olduktan sonra biraz yola devam ettik.

Pulau Beras Basah
Yine hoplaya zıplaya 10 dakika kadar daha ilerledikten sonra bir adaya yanaştık. Hayallerimin adası burası olmalı. Hep o resimlerini gördüğüm palmiyeli beyaz kumsal işte. 45 dakikanız var denince nasıl üzüldüm anlatamam. O zaman sempatik gelen geç kalan çifte şu anda kızabilirim bence. Vakit kaybetmeden havluları serip kumsala yayıldık adanın keyfini çıkardık.
Geri dönüş vakti geldiğinde, keşke bir gün daha bu adaya ayırabilseydik ya da tüm günlerimizi dünyanın en güzel en bakir adalarında geçirebilseydik diye düşünüyordum. Ertesi gün motosikletle adayı gezerken aklımda hep bu vardı:)