Bir önceki gün Bright Otel’den 6000 Kyat karşılığında rezervasyonumuzu yaptırdığımız tekne turu için sabah 8 buçukta otel kapısından hazırdık. Biletleri alırken sadece bir kişi olmasına rağmen ertesi gün 12 kişi olmuştuk bile:) Otellerinden toplanan insanlara bizi de eklenip iskeleye doğru ilerledik. Dönüşte otele servis olmayacaktı, zaten 2-3 dakika yürüme mesafesinde. 6’şar kişilik gruplara ayrılıp teknelerimize yerleştik.
Havanın biraz kapalı olması işimize geldi aslında güneşin altında ilerlemek daha zorlu olacaktı. Kapalı havalarda bulutlu fotoğrafların da güzel çıktığını öğrenmiş olduk.
Inle Gölü klasiği: Balıkçılar
9 gibi yola çıkmıştık. İlk durağımız Inle Gölü denince akla gelen tek ayakları ile denge sağlayıp tekneyi yüzdürürken, bir yandan balık avlayan balıkçıklar.
Ywama Köyü Gümüş Dükkanları (Ywama Village Silver Smith Workshops)
Bizi ilk olarak gümüş işlemeciliğin hala devam ettiği bir dükkana götürüyorlar. Teknemiz yanaşır yanaşmaz bizi karşılayıp çay ikram ediyorlar. Inle Gölü çevresinde bulunan gümüş kayalarından gümüşü nasıl saflaştırıp işlediklerini anlatıyorlar. Arka tarafında el işlemelerinin satıldığı bir dükkan var.
Phaung Daw Oo Pagoda
Myanmar’da turizm yeni yeni gelişmeye başladığı için tapınaklarda ayakkabılarınızı çıkartın dışında neredeyse hiç İngilizce açıklama yok, bizim kayıkçımız da çok kısıtlı İngilizcesi ile bize sadece kaç dakika vaktimiz olduğunu söyleyebiliyordu.
Sonradan öğreniyoruz ki burası bölgenin en ünlü tapınaklarından biriymiş. İçeride insanların altın yapraklarla kapladığı 5 Buda Heykeli var. Pardon sadece erkeklerin! Nedense bu bölümde sadece erkelerin girmesine izin veriliyor. Altın yapraklarla kaplanan Buda heykelleri artık seçilemiyor.
Her yıl Eylül-Ekim aylarında düzenlenen Phaung Daw Oo Pagoda Festivalinde, 18 gün boyunca 4 Buda Heykeli Golden Hintha şeklindeki botla Inle Gölü çevresinde yüzlerce bot eşliğinde gezdirilip sonra geri getiriliyormuş. Bir tane Buda heykeli tapınakta kalıyor. İnternette inanılmaz güzel festival kareleri var Biz festivali kaçırmış olduk ama altın kuş şeklindeki tekneyi park halindeyken görebildik:)
Yol üzerinde bir sigara molası
Muz aromalı tütün, nane aromalı tütün, nane ve bal aromalı tütün…
Çilek yapraklarına koyulan aromalı kuru tütünler, mısır koçanı filtresi koyulduktan sonra yapışkan pirinç ile sabitlenir. İşte doğal sigara! Herkesin çember oluşturup sigara içmesi komik bir görüntü yarattığını itiraf etmek lazım.
Inn Paw Khon Köyü İpek, Lotus ve Pamuk El Dokuma Dükkanları (Inn Paw Khon Village Silk, Lotus and Cotton Hand Weaving Centre)
Lotus saplarından iplik elde edildiğini gelmeden önce okumuştum ama gerçeğini görmek çok keyifli oldu. Bir tane şal dokumasına elde etmek için 8000 lotus sapı gerekliymiş. Bize camdan lotus bitkilerini gösterdiler, doğal renkleri nasıl elde ettiklerini anlattılar ve tabiî ki son olarak da dokuma tezgahlarını gezdik. Aynı zamanda pamuk ve ipek dokumalarını da görüyoruz.
Blue Sky Restoranda öğle yemeği molası
Türkiye’de bazen çok pahalı ve lüks olan şeyler bazen ayağınızı altına seriliyor o zaman anın keyfini çıkarmak lazım. Göl üzerinde öğle yemeği yemenin keyfi paha biçilemez. Yol arkadaşlarımız ile tanışmış olduk bir yandan. Myanmar’da hiç Türk görmedik onun için karşınızdaki kişi size “benim de babam Türk” deyince 1-2 saniye anlam veremiyorsunuz. Aslında Fransız olduğu için koskoca Myanmar’da bir tane Türk görmedik desek yeridir. Göl balığının tadına baktıktan sonra yola devam.
Shwe Inn Dein Pagoda
Shwe Inn Dein Pagoda’ya gelmek isterseniz tekne turuna ekstra bir miktar daha ekliyorlar. Biz kişi başı 1000 Kyat verdik ama özel teknelerde 2000-5000 Kyat arasında değişebiliyor. Inn Thein deresinden geçip yarım saatlik bir yolculuk sonrasında tekneden indiriyorlar. Pagodalara ulaşmak için 1 km’lik yolu yürümek gerekiyor. Yolda yürümenin 1 saat süreceğini söyleyip motor kiralamak isteyen kişiler olabiliyor, yürüyerek yarım saat sürüyor biz almadık. Sonrasında fotoğraf çekmek için 500 Kyat isteyen biri karşınıza çıkıyor tam pazarın girişinde. Biz birimiz çekeceğiz dedik ama ben fotoğraf çekmeyeceğim deyip direk gecen de oldu yukarıda kimse kontrol etmiyor. Giriş ücreti almadılar. Yaklaşık 15 dakika boyunca yerel ürünlerin satıldığı marketten geçtikten sonra yüzlerce pagodanın olduğu Inndein Pagodaya ulaşıyorsunuz. Tam bir görsel şölen.
Karşılıklı iki tepede minik pagodalar var. Bizim grubumuz erken dönmek istediği için koşarak birine tırmanıp, muhteşem manzarayı görüp, geri döndük.
Pyae Thar Tun El Dokuma Dükkanı (Pyae Thar Tun Hand Weaving Centre)
Uzun boyunlu kadınlar burada da karşımıza çıkıyor. Tayland’da denk gelmemişti bu sefer fotoğraf çektiriyorum. Boyunlarına taktıkları halkaların sebebi eski zamanlardan kalma kaplanların ısırıklarına karşı boyunlarını korumak, onlar öyle inanıyorlar. Tatlı kız normalde gülümsüyordu ama fotoğraflarda takati kalmamış sanırım.
Nga Hpe Kyaung (Jumping Cat Monastry)
Burası bölgenin en eski manastırlarından bir tanesi. İsminin sebebi buradaki kedilerin monklar tarafından eğitilmesiymiş ama birkaç yıl önce yetenekli monk ölünce bu gelenek de sona ermiş. Etrafta kediler var ama zıplayıp bize şov yapmadılar ne yazık ki:)
Yüzen Sebze Bahçeleri (Floating Gardens)
Manastırdan çıktıktan sonra artık dönüş yoluna geçmiştik. Yüzen tarlalar oldukça ünlü, pazarda yüzen bahçenin domateslerini görebiliyorsunuz gerçek bahçeleri de görmüş olduk. Yolculuğumuz akşam 6 gibi başladığımız noktada sona erdi.
gocebeler 