1 – Şehir Merkezi
Koh Lanta’daki üçüncü günümüze saat 10.00’da mütevazi ama oldukça lezzetli otel kahvaltımız ile başladık. Minik göz omlet, sosis, kızarmış ekmek, reçel ve tereyağ yanında kahve bir de muz. Şimdiye kadar yaptığımız otel kahvaltıları arasında ilk beşe kesin girer doğrusu. Güneydoğu Asya’da kaldığımız otellerin kahvaltıları genelde omlet yanına ekmek, kızarmış ekmek üzeri tereyağı, reçel vs. yanına çay & kahve şeklinde oldu hep. Lüks otellerde kalmadık tabi ki. Kamboçya’nın başkenti Phnom Penh’de kaldığımız otelin kahvaltısı şimdiye kadar en iyisiydi. Bir de Langkawi’de biz bir kahvaltıcı bulmuştuk. Onun dışında bugün de güne keyifli başlamamıza yetecek kadar güzel bir kahvaltı yaptık. Sonra aldık motorumuzu düştük yola. Motosiklet rotamız aşağıda.
2 – Pangea Beach Bar (Lokasyon)
İkinci gün de rotamıza yine Long Beach ile başladık. Pangea Beach Bar, Long Beach’ın ortalarında kalıyor. Önüne yerleşip, muhteşem turkuaz renkteki suya atladık hemen. Bu plajda denizin içinde kayaların olmaması çok güzel. Beyaz kumsalı da bir o kadar güzel.
3 – Lanta Old Town (Lokasyon)
Sabah deniz keyfimizi yaptıktan sonra Koh Lanta’nın Saladan limanı açılmadan önceki eski merkezi olan Lanta Old Town’a gittik. Burası eskiden Çinli ve Hintli tacirlerin uğradığı bir liman kasabasıymış. Şimdilerde minik ve sevimli hediyelik eşya dükkanlarının, belediye binasının, her minik kasaba merkezinde olan döner kavşak heykelinin olduğu küçük bir kasaba.
Gündüz gitmemizi tavsiye etmişlerdi, o kadar sıcaktı ki gündüz gezmek için aşırı tehlikeli. Gerçi bir iki dükkan var göz atılabilecek. En meşhurlarından bir tanesi bir hamak dükkanı; Hammock House. Hamak almasak da bir turist geleneğini yerine getirip, 100 bahta iki t-shirt aldık, sonuçta gerçek ederi bu.
Merkezde dolanırken,ev yapımı dondurma tabelası gördük. Bir dondurma manyağı olarak çok ilgimi çekti ve tabelaları izleyerek Shanti Old Town dükkanına doğru sürdük. Ama saat 14.30’da açık değildi, dondurmasız kaldık. 😦
4 – Panorama Restoran (Lokasyon)
Bir önceki gün adanın batı sahillerini gezmiştik bugün ise doğu yakasındaki sahilllerini gezmeye başladık. Lanta şehir merkezinden güneye doğru inerken muhteşem bir manzarası olan bu restoranı bulduk. Önünden geçerken içeriden gelen caz müziğinin sesi bizi oturacağımız masaya kadar götürdü. Bir önceki lokasyonumuzda dondurma yiyememiştim ama burada muzlu milkshake’in keyfini çıkarttım. Turgay da bira içti.
Masanın üzerinde duran bir dosya ilgimi çekti, sayfalara göz gezdirince içinde Pandan bitkisi ve bu bitkinin suyu ile ilgili iki sayfa yazı olduğunu fark ettim. Okuduktan sonra sipariş verdim ama gelmedi, ben de çok üstelemedim. Pandan çayı olmasa da milkshake çok güzeldi. Kısa bir mola verip yolumuza devam ettik. Bira 70 baht, milkshake ise 60 baht tuttu.
5 – Pirate Beach (Lokasyon)
Çok güzel ağaçlık yollardan devam ettik yolumuza. Güneye giden yolun en sonuna vardık. Ağaçların arasında çok güzel bir konaklama yeri yapmışlar. Bungalovlar gemiler şeklinde ve çok sevimlilerdi. Sahildeki korsan bayrağını da es geçmemek lazım tabii ki. Denizi belki düşük dalga seviyesinde olduğu için çok kayalık olsa da otelin havuzu, dekorasyonla oldukça uyumlu duruyordu. Havuzdaki gençler de çok eğleniyordu. İnsanları rahatsız etmemek için şöyle bir bakıp çıktık.
6 – Gypsy Village-Ban Sangka-Ou (Lokasyon)
Chao Leh olarak bilinen deniz çingeneleri Andaman Denizi’nin en eski sakinleriymiş. Genelde Malezya, Tayland ve Myanmar kıyılarında hala kendilerine ait yerleşim yerleri varmış. Ban Sangka-Ou kasabası da bunlardan bir tanesi. Denizcilikle uğraştıkları için denize yakın olmak adına sahil kısmına yerleşmiş ve denizin üzerine inşa edilmiş evlerde yaşıyorlar. Kendilerine ait bir de okul mevcut köyde. Adada yapılacak şeyler arasında olduğu için gittik ama etrafta dükkan, tanıtım yazısı da görmeyince garipsedik. Hatta evlerinin önünde yemek yapan birkaç kişi görünce aslında biz insanların bir nevi yaşam alanlarına girdiğimizi fark edip köyden çıktık. Belki daha müsait olan birilerini görsek sohbet ederdik ama etraf oldukça boştu, çok da turistik bir aktivite olmadığını görünce yolumuza devam ettik.
7 – Bamboo Beach (Lokasyon)
Adanın doğu kıyısını bitirdikten sonra, önceki gün gidemediğimiz batı kıyısının en güneyine gitmeye karar verdik. Bir plaj olsun, kimse olmasın diyenler için adanın güney batısındaki bu plaj muhteşem. Gerçekten ne etrafta ne de sahilde hiç bir şey yok. Biz indiğimizde sadece bir araba vardı, onlar da yavaştan toplanıp ayrıldılar. Denizi kayalık olduğu için girmedik yine ama ayaklarımızı soktuk sonuçta. 🙂 Bu sakin plaj aynı zamanda oldukça geniş. Sakinlikten sıkılanlar için kuzey tarafında kafeler mevcut.
Dönüş yolunda oturup manzara izlemelik Bamboo Bay Valley Restaurant’ı gördük ve devam ettik yolumuza. Normalde rotaya Mu Koh Lanta doğal parkını da ekleyecektik ama saatin 17.00 olması ve bu park gezilerinin uzun süreceğini düşünmemiz nedeniyle vazgeçtik. Bir de 100 baht giriş ücreti alıyorlar.
8 – Bakantiang Beach (Lokasyon)
Gün batımını izlemek için kendimize güzel bir yer ararken son olarak bir başka plaja daha uğradık. 🙂 Yine sakin, kimseciklerin olmadığı bir başka güzel plaj. En çok Lanta Adası’nın bu sakinliğini sevdik sanırım.
9 – The Blue Moon&Bar (Lokasyon)
Ve sonunda günün en sevdiğimiz kısmı geldi. Gün batımı! Bugün gün batımı için kumsalda efsane bir bar seçtik. Denizin hemen önünde plaja serilmiş matın üzerine uzanıp keyif yaparken, güneşin ufuk çizgisinden kaybolmasını izledik.
Akşama kadar burada vakit geçirdikten sonra merkeze geri döndük. Akşam yemeğimizi Saladan Pier’in yanındaki gece pazarında yedikten sonra alışveriş yapıp otele geri döndük. Bu gece de yeni bir film var sırada. 🙂
gocebeler 